Kusursuz Bir Film: Su Dünyası

Oyuncu Yazar Can Kuzgun, yeni köşe yazısı “Kusursuz Bir Film: Su Dünyası” başlığı altında yaptığı film incelemesi yayımda.

Kusursuz Bir Film: Su Dünyası

Kusursuz diyorum çünkü, senaryo kusursuz. 1995 yapımı olan kıyamet sonrası filmin başrolünde Kevin costner var. Aynı zamanda yapımcısı. Film 1995 yılına kadar o dönemin çekilmiş en pahalı filmi. Tam 175 milyon dolara çekilmiş. Bu güne kadar binlerce film izlemişimdir ancak zirveye Su dünyası oturuyor. Evet tabii, ülke ve dünya kavramlarına kafayı takıyorum ancak, izlediğinizde sizinde seveceğinizi biliyorum. Çünkü filmi hemen hemen herkese izlettiriyorum.

Rivayetlere göre kıyamet koptuktan sonra dünya sular altında kalacak. Su dünyası filminde de böyle oluyor. Kıyametten en az 500 yıl sonrasını anlatıyor. Dünyanın sular altında kaldığını biliyorlar. Ancak dünyanın sadece sudan yaratıldığını düşünüyorlar. Yani kıyametin koptuğu onlar için efsane. İlkel şartlarda suyun üstünde yaşıyorlar. Ortaçağ konumunda demir yığınlarından şehirlerde yaşıyorlar. Ancak kendi teknesinde yaşayanlara ise gezginci deniliyor. Çünkü şehirde yaşamak yerine su üzerinde geziyorlar. Her dünya da olduğu savaşlar da devam ediyor. Dumancılar adı verilen grup şehirleri yağmalıyorlar.
Toprak ülke; su dünyasında yaşayanların en büyük hayali. Bizim gibi toprak üzerinde yaşayanların yaşadığı yer olarak biliniyor. Ancak öyle bir yer olmadığı hayalden ibaret olduğunu düşünüyorlar. Dumancıların en büyük hayali de toprak ülkeyi bulmak.

Gelelim başrollere ; balık adam adından olağanüstü bir tekneye sahip olan, ismi olmayan yüzgeçleri olan zeka küpü bir kişi. Allah tarafından özel yaratılmış, su altında şehirlere inebilen ve oradan araç gereçler toplaya bilen bir gezginci. Yalnızlığı seven biri. Mutasyona uğramış kabul ediliyor. Ancak su altında kalan kalıntılarla teknesini inşâ edebilmiş ve en dibe inerek toprak alan biri. Tabii kimseye söylemiyor, teknesinde yalnız yaşıyor. Belki de söylese toprağı bulduğu için şehirlerde ona prens gibi davranacaklar. Ancak o bir şehire bağlı kalmak istemiyor. Çünkü o özgür biri. Şehirlere sadece saf su almak için gidiyor. Şehirlerdeki barajlar onun su barajından daha büyük olduğu için suyu onlar kadar idrak edemiyor.

Su dünyasında en önemli şey bizim dünyamızdaki gibi para değil toprak. Toprak en değer verdikleri ürün. Sonra saf su. Sonra araç gereçler daha sonra para. Bir dünya düşünün en değerli para değil toprak!
Ve su dünyasında takas durumu da var. Bir ürün verdiğinizde karşılığında bir ürün alırsınız. Etrafınıza baktığınızda sudan ibaretse her yer araç gereçler çok değerli.

Bir öteki başroller; Helen ve Enola. 8 yaşındaki Enola, herkesin çok seveceği bir sevimliliğe sahip. Sadece seyircinin seveceği bir karakter çünkü her gördüğü resmetmesi şehir halkı tarafından tuhaf bulunuyor. İlkel cağ yaşandığı için. Şehire sepet içerisinde bebek olarak geliyor. Helen ise ona annelik yapıyor. Sepet içerisinde gelmesinde ki sebep sırtında bir dövme olması. Toprak ülkeden bir dövme yapılmış sırtına. Bu dövme harita şeklinde. Yani toprak ülkede yaşayan insanlar Enola’yı sepet içerisinde göndermesindeki sebep su dünyası yaşayan insanların toprak ülkeyi bulabilmesi. Dumancılar film boyunca Enola’yı yakalamak istiyor. Çünkü gemi şehir şeklinde yaşayan Dumancıların başındaki devlet başkanı statüsünde olan Diyakoz, kölelerine her defasında toprak ülkesini bulması için vaat verip kürek çektiriyor. Filmi detaylı anlatmayacağım, çünkü izlerken tadı kalsın. Helen ise çok iyi biri. Yaşadığı şehirde bir bar işletiyor. İşlettiği bar ise saf su satıyor. Domates bitkisi vs. Enola’ya annelik ederse asla anne olmamayı kabul ediyor. Şehir küçük olduğu için en fazla bir çocuk yapılmasına izin veriliyor. Hakkını Enola’dan kullanıyor. Çünkü kimsesiz sepette olan çocuğu ondan başka kimse kabul etmiyor. Aşk, savaş, dünya, iyi ve kötü, aksiyon, sanatsal, bilim kurgu kavramları taşıyan filmi seveceğinizi biliyorum. Müzikleri de güzel. Filmi izlediğinizde sanırım suyun değerini çok iyi anlayıp bol bol su içeceksiniz. Helen’in dediği gibi “biz yürümek için yaratıldık” yürümenin koşmanın değerini anlayacaksınız. Yaşlı Gregor da sevimli bir karakter. Senaryonun kusursuz olmasındaki sebep her şeyin ince ince düşünülmesi. Tuzlu sudan elektrik üretmeleri. Kıyafetlerin balık derisinden üretmeleri. Şapkaları denizanasından üretmeleri. Gemi ve şehirlerin hasarlarından insan saçından harç yapılabilmesi. Enola’nın sırtında ki dövmenin Çince olmasında ki sebebin Çin ülkesinin yüksek yerde olmasından orayı su basmaması. Ve daha nicesi senaryoyu kusuruz ve hatasız bırakıyor. Şimdilik bu kadar iyi seyirler.

Can Kuzgun

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL